Bir kültürü yaşarken, insanca yaşama kültürünü yerle bir etmek!

Bir A4 sayfası üzerinde, klavyenin tuşlarına dokunarak karalamaya çalıştığım bu yazıya “kültür”ün tanımını yaparak başlamak istiyorum.
Kültür nedir?
Bir toplumun tarihsel süreç içerisinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin hepsine birden “kültür” denir.
Kültür bir milletin hafızasıdır, kimliğidir, diğer milletlerden farklı kılan bir değerdir. Bir toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Ez cümle, aslında bir milletin geleceğidir de…
En küçük yerel bir topluluktan, en kapsayıcı koskoca bir millete kadar, her kültür mutlaka yaşatılmalıdır. İnsanlığa zararlı olanlar da vardır elbette, ancak bunlar da ayıklanmalıdır.

Bu yazının konusunu da bu tür bir yaşam tarzı oluşturmaktadır.
İnsanlarımız eskiden düğünlerini yörelerine göre farklı gün ve zamanlarda yaparlarmış. Bunların günümüze yansımaları bölgelere göre değişerek devam etmektedir. Bazı yerlerde hafta sonları, bazı yerlerde hafta içinde düğün törenleri yapılmaktadır. Düğünlerimizin süresi birkaç saatten tutunda, 40 gün 40 geceye kadar gitmektedir.

 
Günümüzde yaşanan ekonomik sıkıntılar veya insanlarımızın meşguliyetlerinden dolayı uğraşmak istememeleri, uzun düğün sürelerini kısaltmaktadır. Köylerimizde sazlı sözlü yapılan eğlenceler, düğün salonu denilen basık iklimli yerlere geçmiştir. Birkaç saat saz, söz ve oyunlar neticesinde törenler sonlanmaktadır.
Demem odur ki düğün kültürümüzde değişmeler vardır. İster zamanın gerektirdiği, ister insanların kolaycılığı olsun, yaşanan hayat mutlaka değişimlere gebedir.
Değişimlerin mutlaka uğraması gerektiği, ancak bir türlü gelemeyip de terk edemediği durumlarda yok değildir. Düğün kültürü dedik bir kere! Köylerde müstakil evlerin bahçelerinde, birbirine bu kadar yakın olmayan yerleşim yerlerinde, sazlı sözlü eğlenceler sorun olmuyordu. Ancak bunu büyükşehirlerde yaşatmaya devam etmek isteyenler de var. Sıkıntılarda buralarda yaşanmaktadır.
Evet, düğün salonuna gidiliyor ancak bir de kına merasimi olmalı. Kına merasimi yaşanan geleneklerin içinde güzel olanlarından birisi, ancak ya caddeler kapatılıyor ve bangır bangır müzik varsa! Ya da düğün komple sokakta yapılırsa!
Akşamın ilk saatlerinden gecenin ilerleyen saatlerine kadar, önceleri güzel gelen nameler sonradan çekilmez oluyor. Gecenin tam ortasında ve hiç ses kısmadan devam eden müzik nasıl bir işkencedir, çeken bilir…
İşte budur terk edilmesi gerekenlerden biri. Budur bırakılması gereken kültürel alışkanlıklardan sadece birisi. Birlik ve beraberlik her zaman güzeldir. Atalarımız boşuna dememiştir: “Düğün elle, harman yelle!” diye…
Ancak zaman ve mekân günümüzde büyük öneme sahiptir. Millet olarak alışkanlıklarımızı belki kolayca bırakamıyor olabiliriz, ancak yöneticilerimiz mutlak dikkatli olmalıdırlar. Bir insanımızın hakkını korurken başkaları mağdur olmamalıdır. Bunun için görev başında değiller midir?

Büyükşehirlerde bir apartmanda yaşayan insanlar neredeyse köylerde bir mahallede yer alırlar. Ne demiştik? Mutlaka zaman ve mekân ikilisine dikkat edilmelidir.
Bir kültürü yaşarken, insanca yaşama kültürü yok edilmemelidir.

Yorumlar